Boks
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Boks, iki kişinin belirli kurallar içinde, saldırı ve savunma amacıyla yumruklarını kullanarak yaptıkları bir spordur. Boks karşılaşmaları dünyanın pek çok ülkesinde ilgiyle izlenir. Ama şiddet içermesi nedeniyle bu sporun yasaklanması gerektiğini düşünenler de vardır.
Boks karşılaşmaları ringde yapılır. Ring, üç sıra halatla çevrili ve yerden yüksekte kare biçiminde bir alandır. Profesyonel boksta ringin büyüklüğü 5-6 m², amatör boksta ise en az 3-6 m²’dir. Boks karşılaşmalarında, her iki boksörün de aynı sıklette (ağırlıkta) olması gerekir.
Profesyonel ve amatör boksun kuralları birbirinden farklıdır. Amatör boksörler 227 gr ağırlığında, profesyonel boksörler ise ağırlığı 170-283 gr arasında değişen eldivenler kullanırlar. Profesyonel boksörler yalnızca şort, amatör boksörler ise şort ve atlet giyer. Hem amatör hem de profesyonel boksörler karşılaşmada diş ve kasık koruyucuları kullanırlar. Amatör boksörler ayrıca koruyucu başlık da takabilirler.
Konu başlıkları |
[değiştir] Antrenman ve teknik
Boks, zor ve çok yorucu bir spordur. Boksörler antrenman yaparak karşılaşmaya hazırlanırlar. Antrenman bir başka boksörle yapılan çalışmanın yanı sıra, gölge boksu, kum torbasıyla çalışma, ip atlama ve kondisyon için koşu gibi başka çalışmaları da kapsar.
Boksta duruş çok önemlidir. Çünkü bir boksörün saldırı ve savunma gücü ile hızı, dengesine ve harekete her an hazır olmasına bağlıdır. Boksörün duruşu rahat olmalıdır. İyi bir duruşta sağ ayak, biraz öndeki sol ayakla bir denge oluşturacak biçimde sağa doğru biraz açılmalıdır. Her iki ayağın ucu da hafifçe sağa dönük olmalıdır. Böylece bedenin yalnızca sol yanı rakibe açık tutulur. Hafifçe sıkılmış sol yumruk biraz ileride ve çene hizasında olmalıdır. Sağ kol da çene hizasında, ama çeneden yaklaşık 15 cm önde tutulur. Her iki kolun dirseği, bedeni korumak için içe doğru çekilmelidir. Bedenin öne doğru biraz eğik tutulması, rakibin yumruğu karşısında denge yitirilmeksizin geriye kaçmayı kolaylaştırır.
Doğru vuruş boksun temelini oluşturur. Rakibe atılan yumruğun eldivenin içinde iyice sıkılmış olması gerekir. Başlıca vuruş biçimleri şunlardır: doğrudan vuruş, çengel vuruş, kroşe vuruş ve aparküt vuruş. Sağ ya da sol yumruklarla hızla ve genellikle art arda yapılan vuruşlara direk vuruş denir. Kıvrık ve gergin bir durumdaki kolla yakından atılan yumruk, çengel vuruş olarak adlandırılır. Kroşe vuruş da çengel vuruşa benzer bir vuruştur, ama boksör bu vuruşa bedenin ağırlığını da katar. Aşağıdan yukarıya atılan aparküt vuruşta genellikle çene hedef alınır.
[değiştir] Kurallar ve puanlama
Bir boks maçı üç biçimde sonuçlanır. Karşılaşmada daha fazla puan alan boksör maçı sayıyla kazanır. Yere düştükten sonra 10 saniye içinde ayağa kalkamayan ya da raundun başında ringe yeniden dönemeyen boksör nakavt’la yenilmiş sayılır. Ring hakemi ya da doktor boksörün maça devam edemeyecek durumda olduğuna karar verirse, rakibi karşılaşmayı teknik nakavt’la kazanmış olur.
Bir boksör yere düştükten sonra, maçın yeniden başlaması için ring hakeminin sekize kadar sayması gerekir. Her iki boksör ayakta olsa bile hakem sekize kadar saymayı sürdürür. Bu kurala zorunlu sekize kadar sayma denir ve pek çok maçta uygulanan bir kuraldır. ABD'deki maçlarda bir rauntta üç kez düşen boksör yenilmiş kabul edilir.
Boks karşılaşmalarında bazı davranışlar kural dışıdır ve faul olarak değerlendirilir. Belden aşağıya vurmak, bir elle vururken öbür elle rakibi tutmak, yerdeki ya da yerden kalkmakta olan rakibe vurmak, rakibi itmek, kafa, omuz ya da dizle vurmak, enseye vurmak gibi davranışlar kural dışıdır. Faul yapan boksör uyarılır, bazı faullerde puanı geri alınarak boksör cezalandırılır. Bazı durumlarda da faul yapan boksör yenik sayılabilir. Boks karşılaşmalarında yaygın olarak raunt ve sayı sistemleri uygulanır. Raunt sisteminde, rauntların çoğunda daha iyi dövüşen boksör maçı kazanır. Sayı sisteminde, her raundun sonunda boksörlere başarı oranlarında sayı verilir. Rauntların toplamında daha çok sayı alan boksör maçı kazanır.
Amatör karşılaşmalar kısadır ve bazen yalnızca ikişer dakikalık üç raunt sürer. Profesyonel maçlar ise, her biri üç dakikalık olmak üzere en çok 15 raunt yapılabilir.
[değiştir] Tarih
Eski Yunan'da ve Roma'da boks önemli sporlardan biriydi. Ama bu spor acımasız bir biçimde yapılırdı ve dövüş genellikle boksörlerden biri ölünceye kadar sürerdi. Daha sonra yasaklanan boks, 18. yüzyılın başlarında İngiltere’de yeniden ortaya çıktı. 1719'da James Fig, Londra'da bir ring kurarak hem ders verdi, hem de bütün rakipleriyle dövüştü. Çıplak yumrukla yapılan bu dövüşlerin kuralları yoktu ve çok acımasız biçimde bazen saatlerce sürüyordu. İngiltere’de 1866'da Amatör Spor Kulübü kuruldu. John Chambers ve VIII. Queensburg markisinin yönlendirmesiyle eldivenle yapılan maçlar için kurallar getirildi. Böylece çağdaş boksun temelleri atılmış oldu.
ABD'de ise boks 19. yüzyıl başlarında ortaya çıktı ve boksa olan ilgi 1880'lerde John L. Sullivan'la birlikte arttı. Sullivan, Paddy Ryan'ı 1882'de nakavtla yenerek eldivensiz boksun tartışmasız şampiyonu oldu. Daha sonra eldivenli olarak pek çok maç yaptı. Dünya ağır sıklet boks şampiyonluğunu kazanan ilk Siyah boksör Jack Johnson’dı. 1937'de ağır sıklet şampiyonu olan Joe Louis, bu unvanı kazanan ikinci Siyah boksör oldu. Louis, bu unvanını 25 kez korudu ve 1949'da yenilmeyen şampiyon olarak emekliye ayrıldı.
ABD’de 1950'lerin en ünlü şampiyonu olan Rocky Marciano, boks tarihine en sert yumruklara sahip boksörlerden biri olarak geçti. Hiçbir profesyonel maçta yenilgi almamış tek boksör olarak 1956'da boksu bıraktı. 1960'lar ve 1970'lerde dünya ağır sıklet boksunun efsanevi kişisi Muhammed Ali’ydi. ABD’de ağır sıklet dışındaki sıkletlerde de önemli boksörler yetişti. Henry Armstrong, George Dixon, Willie Pep, Joe Gans ve Benny Leonard bunların başında gelir.
[değiştir] Türkiye'de boks
Türkiye'de boksa ilgi I. Dünya Savaşı sonrasında başladı. 1919'da İstanbul'da ilk boks kulübü kuruldu. Türk boksörler ilk uluslararası karşılaşmalara 1928'de Moskova ve Bakû'da katıldılar. 1940'ta ABD'de yapılan "Altın Eldiven" amatör boks şampiyonasında Melih Acba 66 kiloda birinci oldu.
Türkiye'de profesyonel boks 1950'lerde başladı ve eski boksör Mahmut Kefeli, İstanbul Boks Kulübü adıyla ilk profesyonel kulübü kurdu. Ne var ki profesyonel boks fazla bir gelişme göstermedi. Daha önce amatör boksta başarılı biri olan Cemal Kamacı profesyonel boksa geçti ve 1970'te Avrupa şampiyonu oldu.
1960'larda Seyfi Tatar, Celal Sandal, Cemal Kamacı, Nazif Kuran, Engin Yadigâr ve Kemal Yalçınkaya gibi boksörler yetişti. Bu sporcular Akdeniz Oyunları, Balkan Şampiyonası ve Avrupa Şampiyonası'nda birçok madalya kazandılar. 1970'ler ve 1908’lerde de Türk boksörler özellikle Akdeniz Oyunları ve Balkan Şampiyonası'nda başarılı oldular. Celal Sandal yedi birincilik ve iki ikincilik, Seyfi Tatar altı birincilik, sekiz ikincilik kazandı. 1984’te Los Angeles’ta düzenlenen Olimpiyat Oyunları'nda Eyüp Can ve Turgut Aykaç üçüncü oldular. Bu Türk boksörlerin Olimpiyat Oyunları’nda aldıkları ilk derecelerdi. Eyüp Can ayrıca 1985’te Dünya üçüncüsü, 1989’da da Danimarka lisansıyla Avrupa şampiyonu oldu.
Türk boksörler 1990’larda Akdeniz Oyunları’nda, Dünya ve Avrupa şampiyonalarında pek çok gümüş ve bronz madalya kazandılar. Nurhan Süleymanoğlu 1993’te Avrupa şampiyonu, Sinan Şamil Sam 1993’te Akdeniz Oyunları birincisi ve 1999’da Dünya şampiyonu oldu. Malik Beyleroğlu 1996’da Atlanta’da yapılan Olimpiyat Oyunları’nda ikincilik elde etti. 2000’de yapılan Avrupa Şampiyonası’nda Agasi Agagüloğlu, Ramaz (Ramazan) Paliani ve Bülent Ulusoy altın madalya alırken, Türkiye de takım sıralamasında ikinci oldu.